28 Mayıs 2020 Perşembe

Salih Çayır - Bayram Anıları





TÜM HEMŞERİLERİMİN RAMAZAN BAYRAMI KUTLU OLSUN. ÇOK DAHA SAĞLIKLI BAYRAMLARA ULAŞMAK DİLEĞİYLE.

ESKİ BAYRAMLAR
Çocukluğumuzda bayram sabahları en temiz kıyafetlerimizi giyer büyüklerimizin bayram namazından gelmesini beklerdik. Geldiklerinde aile içi hiyerarşi içinde büyüklerin ellerini öper, sarılır ve babamızdan ve dedemizden para, annemizden bayram mendili alırdık.

Sonra sabah çayımızı pesmet (lokma) eşliğinde yerdik. Sabah kahvaltısından sonra elimize naylon torbalar alarak bayramlaşmaya çıkardık. Tabii ki önce para veren komşulara uğramak elzemdi. En büyük parayı Mithat Bey'in un fabrikasında çalışan rahmetli Tatar Mehmet ağabey (Muhasebeci Kemal SARIGÜL'ün babası) verirdi. Babasının geleneğini Kemal ağabeyin devam ettirdiğini duydum çok mutlu oldum.

Naylon torbalar rengarenk şekerlerle dolardı. Bayramlaşma faslı bitince şekerleri eve bırakıp doğru bakkala gidilirdi. Leblebi tozu, çatapat ve para yeterse mantar tabancası alınırdı. Ondan sonra da cepte para kaldıysa fırdöndü veya misket oyunları oynanırdı. Çarşı o zamanlar bize uzak olduğu için bayram çocuk parkına dönen mahalle sokaklarında geçirilirdi. Ergenlik döneminde ise Bisikletçi Emin ağabey'e gidilip yarım saat bisikletle tur atılır, sonrasında da Dondurmacı Eşref ağabey'in dükkanın da dondurma ziyafeti çekilirdi.

Özlemle yad ettiğimiz bayramlardan küçük bir kesit paylaşmak istedim.
Şimdilerde ne eski bayramların tadı ve heyecanı ne de ruhu kaldı. Hele ki bu bayram eş dost olmaksızın geçen, zorunlu olarak anlamından uzaklaşan bir bayram. Hani şu şarkıdaki "Bayram gelmiş neyime." sözlerini hatırlatan bir bayram.
Kaybettiğimiz hasletlerin farkına varabilmek için bir fırsattır belki.

                                                                          
                                                   Salih Çayır





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder